Saatlerin Picasso’su: Gerald Genta

Saati kolumuza taktığımızda aslında ilk intiba çok önemlidir. Bunu hepimiz biliyoruz. Saate baktığımıza ilk olarak göze çarpan bir şey var ki; o da tasarımı.

Bir saat taktığınızda kasa, kadran, bilezik gibi bir çok bileşeni birleştirdiğinizde ortalama 36mm çapında bir şeyin kolunuza muhteşem durması gerekir. İşte burada bahsettiğimiz tasarımın aslında bir öncüsü var. Bu zamana kadar gördüğünüz her saatte bir imzası olduğunu söylesem yanlış bir şey söylemiş olmam.

Saatlerin Picasso’su Gerald Genta

1931 yılında İsviçre’nin Geneva ilçesinde doğmuş ve saat dünyasına çok büyük yenilikler katmış Gerald Genta, aslında tasarım dünyasına hep tutkulu birisiydi. Resim, mimarlık ve çizim hayatında hep vardı. Fakat bunları hobi olarak yapıyordu. Kendisinin hayalinde hep bir saat tasarlamak da vardı. İyi ki de bu kararı vermişti.

Saatçiliğe çok genç yaşında çırak olarak başladı. Tasarıma olan merakıyla beraber de hem saat mekanizma bilgisini hem de tasarım bilgisini geliştirmek için çabalıyordu. Aslında iyi bir zanaatkardı. Kendisi saat dünyasında unutulmaz izler bırakarak saat dünyasında çok ciddi bir yere sahip oldu. Kendisine hayran olmamak elde değil! Henüz 23 yaşındayken İsviçre’nin vintage markalarından olan Universal Geneve markası için bir tasarım yaptı. Bu tasarım günümüzde hala iyi bir tasarım olduğunu söyleyebiliriz. Bu modelin ismi ise Polerouter’di. Artık saat tasarımında bir yer yapmıştı. Kendini bu alanda geliştirmek ve iyi konumda olmak istiyordu. Başarılarla devam eden bir kariyer söz konusu olacaktı. Rolex, Patek Philippe, Audemars Piguet, IWC, Vacheron Constantin gibi markalar Genta’dan tasarımlar isteyecekti. Ama bunu nereden bilebilirdi?

Japonya, saat dünyasında ciddi geliştirmeler yaptıktan sonra İsviçre’ye bir quartz krizi yaşattı. Bu quartz krizinde İsviçre’nin saat dünyasında pek çok şey iyi gitmiyordu. Bir toparlanma olacak ve tekrardan insanların otomatik saat merakını kazandırmaları gerecekti. Yukarıda da dediğimiz gibi bu farkındalık tasarımdı. Markalar iyi bir tasarımcıyla çalışacak ve İsviçre saat dünyasını yeniden canlandıracaktı.

Rolex, 1960’lı yıllarda Genta’nın kapısını çalıp bir saat tasarlamasını istedi. Rolex’e tasarım yapıyorsun Allahım mükemmel bir duygu! Genta, tabii ki bunu yapacaktı. Ve yaptı! Rolex King Midas modelini Rolex için tasarladı. Tabii ki bu markaların devamı gelecek ve artık Genta saat dünyasında yer edecekti.

Asıl iz bırakanları öğrenmeye ne dersiniz?

Audemars Piguet’nin Ceo’su Georges Golay, quartz krizinden bir an önce kurtulmak ve eski hacimlerine kavuşmak istiyordu. Fakat bir eksik vardı. Tasarımı nasıl yapacağız? düşüncesiydi. Genta, saat tasarımı dünyasında ününü yaptıktan sonra artık markaların durağı olmuştu. Golay, Genta’yı aradı ve “senden iyi bir tasarım istiyorum” dedi. Hem saat dünyasının hem de Audemars Piguet markasının kült modeli Royal Oak hayatımıza böyle girdi. Genta’nın doğayla ve denizle arası iyi olduğunu daima tasarımlarında da ilham kaynağını olduğunu söylüyordu. Genta, Royal Oak tasarımını yaparken dalgıç kaskından ilham aldı. 1972 yılında ise Royal Oak saat dünyasına girdi ve Audemars Piguet markasını başka bir seviyeye getirdi. Tabii ki bununla bitmeyecekti…

Patek Philippe, Genta’nın Royal Oak’ta başarısını gördükten sonra onlar da Genta’yla çalışmayı tercih etmişlerdi. Genta, Patek için bir model çalışırken ilham olarak yine denizi kullacak ve yine tasarım dünyasında fark yaratacaktı. Patek Philippe, iyi bir tasarım istediğini söyledikten sonra Genta, bir restoranda eline bir peçete aldı ve hepimizin beğendiği, hepimizin kolunda hayal ettiği, takınca kendini bambaşka hissettiren Patek Philippe Nautilius modelini tasarladı. Üstünden 40 yıl fazla geçmesine rağmen hala tercih edilen bir model olduğunu da söyleyebiliriz.

Tabii ki bu kadar kült ve mükemmel tasarımlardan sonra markalar Genta’nın peşini bırakmadı. IWC Ingenieur, Bvlgari Bvlgari, Cartier Pasha, Omega Consellation gibi başka imza modellere de kariyerinde yer verdi. Sadece İsviçre ile de sınırlı kalmadı. Seiko onu Japonya’ya davet etmişti. Tasarımlar hakkında bir çok öneride bulundu. O zaman Seiko’daki tasarımcılara söylediği bir şey vardı; “Saatlerinizde ilhamı doğadan alın. Doğada görebileceğiniz her şey mevcut.” İşte hala da markalar bu modellerin güncel versiyonlarını üreterek koleksiyonlarında yer veriyorlar. Sadece dış görünüşten bahsetmiş olsak da Genta iyi de bir saat ustası olduğu için mekanizmalarda da bir çok yenilik getirdi diyebiliriz.

Genta’nın bir hayali olduğunu söyledik. Bu hayal de kendi markasını oluşturmaktı. Genta, kendi markasında daha özgür olmak ve zamana insanların kolunda meydan okumak istiyordu. Yaptı da. Mickey Mouse ile bir anlaşma yaparak onlara da saat yaptı. Ve sonrasında markası LVMH tarafından satın alındı.

Gerald Genta, saat dünyasında ciddi bir miras bıraktığını artık net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu miras hala insanların kolunda hayatına devam ediyor. Kaynaklara göre de yaptığı saat tasarımının sayısı belli değil ve hala arşivlerde bir çok saat tasarımı söz konusu. Bize bu harika modellerle kavuşturduğu için kendisine müteşekkiriz.

Harika saatlerinizin güzel zamanlar göstermesi dileğiyle…

Next Article

Jewel nedir?

Write a Comment

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir